Hiranur Vakfı’ndaki çocuğa cinsel istismar skandalının yankıları sürerken, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Heyeti üyesi, eski TBMM Lideri ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, tarikat ve cemaatlerin durumuna ait değerlendirmelerde bulundu. “Yasaklayalım” demenin bir tahlil olmadığını söz eden Çiçek, “Ciddi şeffaflaşmaya ve kaliteli bir kontrole muhtaçlığı var. Söylenir ki, Dernekler Masası denetliyor. Hayır, o kontrol yetmez. Para kaynaklarının denetlenmesi lazım. Bu paralar nerden geliyor, nereye harcanıyor?” dedi.
Halk TV muharriri İsmail Saymaz’ın sorularını yanıtlayan Çiçek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Sağlık ve ulaşım siyaseti oluyor. Din siyaseti var mı yıllardır? Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında var. O da laikçilik stilinde bir diğer yanlışa münasebet oluşturdu. “Din Allahla kul ortasında.” Hala bunu söyleyen var. Din tarihin hiçbir devrinde yalnızca Allah ile kul ortasındaki bağlantı değildi. Dinlerin insanların tüm hayatıyla ilgili tavsiyeleri, buyrukları, yasakları olur. Bu gerçeği yok farz ederek, katı laikçilikle “Din Allahla kul arasındır, onun dışına çıkarsan 163 (Eski Türk Ceza Kanunu’nda dini örgütlenmeyi yasaklayan hüküm) derseniz” kayıtdışı ögeler ortaya çıkar. 1950’de çok partili hayata geçtiğimiz andan itibaren kayıtdışı din ve kayıtdışı siyaset iç içe girdi.”
“Türkiye’de din ismine kolibasili su içiliyor; ondan sonra niçin karnımız ağrıyor diye konuşuyoruz!”
“Bazı arkadaşları dinliyorum. ‘Yasaklayalım.’ Bu tahlil değil. Önemli şeffaflaşmaya ve kaliteli bir kontrole gereksinimi var. Söylenir ki, Dernekler Masası denetliyor. Hayır, o kontrol yetmez. Para kaynaklarının denetlenmesi lazım. Bu paralar nerden geliyor, nereye harcanıyor? Türkiye’de din ismine kolibasili su içiliyor. Ondan sonra niçin karnımız ağrıyor diye konuşuyoruz. Kent şebekesinden hakikat su vermek lazım. Nedir o? Diyanet İşleri Başkanlığı” diyen Çiçek, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
“Türkiye’de 80 küsur ilahiyatçımız var. Bu türlü vakitlerde dinin kararını açıkça ortaya koymayacaksa ettehiyyatu’da 40 yanlışı olan adamlar konuşmak durumunda olur. Bu din akıl dinidir. Aklı olmayanın dini olmaz. İrade temeldir, akıl temeldir. Bir insanın tüm hayatını etkileyecek evlenmeyle ilgili bir kararda, yaşı itibariyle serbestçe iradesini ortaya koyamıyorsa o akit zati yok kararındadır.
Buna karşın Diyanet ve dini kümeler suskunluk içinde. Diyanet bir açıklama yaptı üç gün sonra. Ben de diyordum ki, ‘Şu açıklamayı niçin bir gün evvelden yapmadın?’ Arkadaş, dini bir mevzuyu Ankara İlahiyat var, Diyanet var, evvela ona soralım. İşin çerçevesini o çizsin, sonra münakaşasını yapalım. Üç gün sonra Diyanet açıklama yapıyor. Bu ortada herkes konuştuğu kadar konuşuyor.
“Din siyasetiniz yoksa hakikat dürüst din eğitim siyasetiniz da olmaz”
Olaya bütünlük içerisinde bakmak lazım. Bir: Türkiye’de din ismine öğretilenlerin muhakkak bir kısmı kolibasilidir. Bunlar dinde olmayan dindir. Bu yapıların değerli bir kısmı kayıt dışıdır. Kayıt dışı siyasetin asıllı ögelerinden birisidir. İkincisi: Kent şebekesinden, imam hatipten, ilahiyattan, Diyanet’ten arıtılmış su vermezseniz, millet kolibasilili çeşmeden su içer. Bu çeşmelerin basında bulunanlar da FETÖ üzere yapılardır. ‘Ya nerden çıkarıyorsun bunları?’ FETÖ üzere 1967’de Kestanepazarı’ndan başlar, ne vakit ki kazığı 15 Temmuz 2016’da yeriz, aklımız başımıza gelir. ‘Vay gurursuz, vay namussuz!’ Ben de ‘Vay akılsız’ derim o vakit. Hala şu FETÖ probleminden gerekli dersleri çıkarabildik mi? Seçime gidiyoruz. Bir partinin din siyasetiyle ilgili bir cümle bul buna. Türkiye üzere uzun bir geçmişten gelen ve belirli travmaları yaşamış bir toplumda din siyaseti olmaz mı? Bir şeyin siyaseti olmazsa savrulur toplum. Din siyasetiniz yoksa yanlışsız dürüst din eğitim siyasetiniz da olmaz.
“Yargıyı hakikat yapacak bir ortama hazırlamamız lazım”
Adalet Bakanlığı da yaptınız. Kelamda damat ve kızını veren baba tutuklanmamış. Savcı uydurma rapora ikna olup takipsizlik vermiş. Yargı dini kümeler karşısında çaresiz ya da korkak. TCK’nın 163. hususu açık. Savcı bir kabahat işlendiği izlenimini edinirse dava açılıp açılmamasıyla ilgili soruşturma başlatır. Açık bir izlenim var. Gereğini yapması lazım. Bu kere da mayıs mı deniliyor. Gerçek olanı yargı yapmalı. Yargıyı hakikat yapacak bir ortama hazırlamamız lazım. Değilse yargı da savrulur. Tahminen en tehlikeli, en acıtıcı, en fazla radyasyon bırakacak tartışma, din tartışmasıdır. Herkesin aklını başına alması lazım.”
TIKLAYIN – Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı şikâyetçi oldu: 6 yaşında imam nikâhı ve tecavüz!